Yüksek ISO Değeri ve Noise

ISO değerini yükseltmek deneyimsiz fotoğrafçıların en çok çekindiği konuların başında geliyor. Akıllarda bir kalıp yer etmiş; ISO değerini yükseltirsek noise oluşur, fotoğraf bozulur diye düşünülüyor.

Dijital fotoğraf çekerken sık yapılan yanlışlar nelerdir?
İhtiyaca göre seçim önemlidir
Prof. Sabit Kalfagil sorularınızı yanıtlıyor – 3

Yazar: Gökhan Korkmazgil

Bildiğimiz gibi ISO, makinemizdeki algılayıcının ışığa karşı olan hassasiyetini ifade eden bir terim. Perde hızı ve diyafram açıklığıyla birlikte pozlamayı belirleyen üç etmenden birisi. Modern fotoğrafçılıkta ISO değerinin kolayca değiştirilebiliyor olması onu kullanışlı, hatta vazgeçilmez derecede önemli bir etmen haline getirmiştir.

150617GF076 k - Yüksek ISO Değeri ve Noise

Uzun tele ile üçayaksız çekim yapmak durumunda kalınca
© Gökhan Korkmazgil, Angkor Wat-Kamboçya, 1/250sn – f/9 – ISO 800 – 117mm

ISO değerini yükseltmek deneyimsiz fotoğrafçıların en çok çekindiği konuların başında geliyor. Akıllarda bir kalıp yer etmiş; ISO değerini yükseltirsek noise oluşur, fotoğraf bozulur diye düşünülüyor. Peki, düşük ISO değeri daha iyi fotoğraf kalitesi anlamına mı gelir? Hem evet, hem de hayır. Önceleri, ISO değerini biraz artırsak bile bu işlem noise oluşmasına neden olurdu. Son yıllara kadar, 800 ISO ile çalışmak bile riskliydi. 3200 ISO değerine çıkmak hayaldi, fotoğrafta belirgin biçimde noise ortaya çıkardı. Bugün birçok makinenin son derece başarılı ISO performansına sahip olduğunu görüyoruz. Yani çekinmeden yüksek ISO değerleri ile çalışabiliyoruz. ISO değerini artırmak eskiden olduğu gibi düşük ışıkta başka çare kalmadığında olumsuzluklarına rağmen başvurmaya mecbur olduğumuz bir zorunluluk değil, elimizin altında kullanışlı bir araç haline gelmiştir.

150615GF008 k - Yüksek ISO Değeri ve Noise

Hareket eden bir taşıttan çekim yapmak durumunda kalınca
© Gökhan Korkmazgil, Siem Reap-Kamboçya, 1/2000sn – f/4 – ISO 640 – 300mm

Peki, noise dediğimiz dijital parazit nasıl meydana geliyor? Dijital makinemizin içindeki algılayıcı bir güneş pili ile aynı prensip içinde çalışır. Işık, algılayıcı birime düşünce küçücük bir elektrik akımı oluşur. Işık ne kadar parlak ise oluşan akım da o kadar kuvvetli olur. Güneş panellerinde büyük miktarda akım üreten yüzeyler söz konusudur. Fotoğraf makinesi, video kamera gibi dijital görüntüleme aygıtlarında ise algılayıcı, görüntü bilgilerini algılayan ve elektronik ortamda işlenebilir sinyallere dönüştüren temel öğedir. Işığa duyarlı algılayıcılar bunlara bağlı olan mikroişlemci sayesinde, yakalanan görüntüyü sayısal ortama aktarır. Makinemizin algılayıcısında oluşan elektrik sinyalleri mikro denetleyiciler ile süzülür, görüntü işlemcisi ile işlenir ve en sonunda görüntüyü oluşturan piksel haline gelir. Işığın yoğunluğundan yola çıkarak dikkatle ölçülen bu elektriksel akım makinenin devreleri tarafından karmaşık bir işlem sonucu veri olarak kaydedilir. Veri olarak adlandırılan bu sinyal makinemizdeki tüm elektrikli yapı ile rekabet etmek durumundadır. Tüm elektronik mekanizmaların kaçınılmaz gerçeği parazittir. Yani dijital parazit deyim yerindeyse elektroniğin “fıtratında” vardır. Algılayıcı, ışık tarafından oluşturulmuş küçücük elektrik akımlarını toplarken, başka kaynaklardan bir miktar minik elektriksel akım da ortama ulaşır. Bu beklenmedik akımın çoğu algılayıcının iç ısısından ortaya çıkar. Bu istenmeyen parazit akımların fotoğrafta doğurduğu sonuca “noise” denir. Gerçekte değerli olan “sinyal” ve istenmeyen “noise” arasındaki orana sinyal/noise oranı denir. Bu oran düşmeye başladıkça sinyal belirsizleşmeye, noise daha çok ortaya çıkmaya başlar. Bu oranın küçülmesi ya sinyalin zayıflamasıyla, ya da dijital parazitin artmasıyla gerçekleşir. Modern makinelerde noise artık sabit bir değer haline getirilebilmiştir. Dert etmemiz gereken tek şey az ışıklı ortamda çekim yaparken sinyali yeterince güçlü yakalayamamak olmuştur. Haliyle, sinyal/noise oranında noise sabit bir değer olduğundan, sinyalin yeterince güçlü olmadığı az ışıklı ortamlarda çekilen fotoğraflarda bir miktar noise oluşacaktır. Biz ISO değerini yükselterek makineye “ışığa karşı daha hassas ol” demiş oluruz. Bu komut makinenin iç dinamiklerine ilaveten az bir miktar noise daha oluşumuna neden olsa da eskiden olduğu gibi fotoğrafı bozacak düzeylerde olmaz.

a 70 k - Yüksek ISO Değeri ve Noise

Düşük ışık koşullarında çekim yapmak durumunda kalınca
© Faruk Akbaş, Myanmar, 1/125sn – f/3,2 – ISO 400 – 35mm

ISO değerini ne zaman yükseltiriz? Genel olarak, ışığın yetmediği durumlar. Bunun dışında aslında ışığın pekâlâ yeterli olduğu ancak önceliğimizin farklı olduğu durumlar vardır. Yani mevcut ışık uygun pozlama için yeterli olduğu halde ISO değerini yüksek tutmak fotoğrafı etkiler. Örneklemek gerekirse hızlı hareketi dondurmak, uzun tele ile üçayaksız elde çekim yapmak zorunda kalmak, hareketli bir taşıttan çekim yapmak durumunda olmak gibi. Böyle anlarda ISO değerini 100’den 1600’a çıkarmak, bize fazladan 4 stop pozlama değeri kazandırır. Örneğin, 1/250 saniye yerine 1/4000 saniye yeterli hale gelir.

Dijital ya da değil, parazitsiz günler dileğiyle…

YORUMLAR

WORDPRESS: 0